risale-i nur

said nursi'nin yazdığı eserler. bir çok yeri abartıdır ve inceden inceye kendine yontmalar vardır.

hiç okumadım, okumanızıda tavsiye etmem, tasavvufu ise genel olarak tavsiye etmem. çünkü bunları din gibi görmeye başladık, halbu ki bunlar gelen-ek. din kisvesi altında insanlara sunulamaz

okumaya çalıştığım ama okurken beynimi yakan bir yazı dizisi diyebilirim. yazı dizisi çünkü 24 yıl gibi bir zamanda yazılmış. adam aklına ne geldiyse yazmış. dinden başlamış kendisine açılan davalardan bahsetmiş onların altına süreler yazmış ki bu adam dindar desinler. o konu allah ile onun arasında. yazım dili ve kullanılan kelimelerin değiştirilmemesi okumayı zorlaştırıyor. gerçi okuyacak adam gitsin kuranı kerim okusun eğer din hakkında bilgi almak istiyorsa. tasavvuf hakkında da birşeyler yazmış ama tasavvuf ilmiyle alakalı ne biliyor olabilir.

ben taraftarı olmayan bir insan olarak şunu diyebilirim okuyun zaten aklı ve fikri yerinde olan kişi yanlış ve doğruyu ayırt edecektir. gelelim asıl meseleye mesele aslında kuran okuyor muyuz? okumuyor muyuz? kuran'ı okuyan anlayan kişi başka bir kitap ihtiyaç duymaz sadece başka kitaplarda ilmini artırır.

risale - i nuru anlamak biraz zordur, zamanla aslında bediüzzamanın ne demek istediğini anlayacaksınız. risaleleri şifa niyetine okuduğum da doğrudur

Bunlar cennetlikmiş, Ben demiyorum, o diyor

atürke deccal diyen birine tapıyorsunuzya ben bişe yazmıyorum. sonra yobaz deyince kızıyorsunuz.

kitabın daha ilk sayfasında "bu kitabı bana allah yazdırmıştır, bu kitap benim değil, allah'ın kelamıdır." diyor. nurcular tarafından şahsıma okutulmaya çalışınca ilk dediğim şey, burada ne yazdığının farkında mısınız siz, adam kendini peygamber ilan etmiş dedim, yok öyle değil, o manada demiyor dediler. hangi manada diyor, allah'ın kelamı mı kendi kelamı mı? diye sordum, allah'ın kelamı diyorlar. o zaman bu arkadaşa vahiy inmiş diyorum, yok öyle değil diyorlar. tam bir şizofrenilik ürünü. la zaten bu adamın deli raporu var diye biliyorum ben. neye inandıklarını bilmiyor arkadaşlar, bunu okuyup okuyup bir takım hesaplamalar ile gelecekten bir şeyler çıkarmaya çalışıyorlar ama asssla falcılığa girmiyor bu yaptıkları asssla :) edit büdüt: deli raporu yokmuş, bi ara akıl hastanesine yatırmışlar, bununla konuşan doktorlar şaşkınlığa düşmüş, bu adam deli değil dahii, dahii diye birbirlerine sarılıp ağlayarak deli olmadığına dair rapor yazmışlar. sorry said.

--- spoiler --- Senin üzerine haktır ki, her söylediğin hak olsun. Fakat her hakkı söylemeye senin hakkın yoktur. Her dediğin doğru olmalı; fakat her doğruyu demek doğru değildir. --- spoiler ---

--- spoiler --- Risale-i Nur, Kur’an’ın çok kuvvetli hakiki bir tefsiridir. Kur’an’ın imanî hakikatlerini kuvvetli hüccetlerle beyan, ispat ve izah ederler. Risale-i Nur emsalsiz bir tarzda muannit feylesofları susturan bir manevî tefsirdir.Manevi bir elektrik olan Risale-i Nur dahi, ne Şark’ın malumatından ve ne de Garp’ın felsefe ve fünunundan iktibas edilmiş bir nur değildir. Daha doğrusu, semavi olan Kur’an’ın Şark ve Garp’ın fevkindeki yüksek mertebesinden iktibas edilmiştir. --- spoiler ---

Her kim hayat-ı fâniyeyi esas maksad yapsa, zahiren bir Cennet içinde olsa da manen cehennemdedir ve her kim hayat-ı bâkiyeye ciddî müteveccih ise, saadet-i dâreyne mazhardır. Dünyası ne kadar fena ve sıkıntılı olsa da; Dünyasını, Cennet'in intizar salonu hükmünde gördüğü için hoş görür, tahammül eder, sabır içinde şükreder...

"Risale-i Nur’un tarz-ı beyanını gören, lâkayt kalamaz. Başka eserler gibi yalnız aklı ve kalbi değil, belki nefsi de ve hissiyatı da musahhar eder." Şualar- 13.Şua

ben lise zamanımda arkadaş çevrem yüzünden bunların okunduğu gruplara çokca girdim. Afedersiniz ama sapkın bu insanlar, risale-i nuru kurandan üstün görüyorlar bildiğin. Hatta birisi diyorduki bunu okursan kuran okumana gerek kalmaz bu çok daha açık bir şekilde her şeyi açıklıyor falan. Bu tarz yerlerde de hiç kuran okunduğunu görmedim ayrıca.

Evet hiçten, birden hârika bir gürültü ile cevvi konuşturmak ve fevkalâde bir nur ve nar ile zulmetli cevvi ışıkla doldurmak ve dağvari pamuk-misal ve dolu ve kar ve su tulumbası hükmünde olan bulutları ateşlendirmek gibi hikmetli ve garabetli vaziyetlerle başaşağı gafil insanın başına tokmak gibi vuruyor: "Başını kaldır, kendini tanıttırmak isteyen faal ve kudretli bir zâtın hârika işlerine bak! Sen başıboş olmadığın gibi, bu hâdiseler de başıboş olamazlar. Her birisi çok hikmetli vazifeler peşinde koşturuluyorlar. Bir Müdebbir-i Hakîm tarafından istihdam olunuyorlar." diye ihtar ediyorlar. Şualar - 109